Abdurrahman Dilipak : Selahaddin’in çocukları üzerine yeni planlar

Abdurrahman Dilipak : Selahaddin’in çocukları üzerine yeni planlar Dün, Kürdistan konusunun tarihi arka planı ile ilgili yazımızı bitirememiştik. Türkiye Osmanlı bakiyesi bir toplum. Burada 40 kadar halk yaşıyor. Koskoca Osmanlı yurdu dağıtıldı. Geriye kalan da taksim edilip dağıtılacaksa, burada kimse kalmaz. Geriye kalan ABD, AB ve İsrail’in kuklası olur sadece. Ve bu coğrafya kan gölüne döner. Selahaddin’in çocukları üzerine plan yapanlar aslında kendi elleri ile bize dayattıkları anlaşmaları kendileri tartışılır hale getiriyorlar ve bu bölgede bizim üzerimizdeki planları sebebi ile birbirlerine düştüler. Mekerallahu! Görelim Mevlam neyler. Bize şer gibi gelen şeyler, bakarsınız bir hayra, bir uyanışa vesile olur. İstememiz gereken adalet, barış ve hürriyet. Birimize ne lazımsa ötekine de o lazım. İnsanlar burada inandığı gibi yaşayıp, düşündüğünü özgürce ifade edebiliyor, haksızlığa uğradığında hakkını ve emeğinin karşılığını alabiliyorsa, kovsanız da kimse gitmez. Yoksa bağlasanız da kimse durmaz! Kürtleri bulundukları ülkelere karşı kışkırtanlar, aslında karşılarına Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi alıyorlar. Türkiye ile Arap dünyası arasında, aralarında bir “Kürt koridoru”, bir “Şii koridoru” oluşturup, petrol bölgesine hakim olmak istiyorlar. Yoksa Kürtlerin ela gözüne hayran olduklarından değil. Düne kadar BOP çerçevesinde, Ankara TSK’yı ABD’nin emrine verseydi, Kürtleri ezeceklerdi. BOP çökünce kendilerine yeni bir piyon arayışına girdiler. PKK ve PYD üzerinden tezgahlanan planlar yeni değil. 22 Şubat 1920 tarihlerinde Baban Aşireti Reisi Paşa Bey ve diğer birçok Kürt beyi bir beyanname yayınladılar. Şöyle diyorlardı, çeşitli yerlere gönderdikleri telgraflarında: “Gazetelerden öğrendiğimize göre şu anda Paris’te oturan ve Kürt olduğunu iddia eden Şerif Paşa, Türkiye’deki entrikalarında başarılı olamadığı için, Bogos Nubar ile birlikte, gerçekte kişisel çıkarlar için çalışmasına rağmen, güya bağımsız Kürdistan için barış konferansına başvurmuştur. Bu nedenle barış konferansına bildiririz ki, Kürtler, soy ve din olarak Türklerle aynı ülke içerisinde birleştikleri yasal kardeşlerdir. Osmanlı hükümetinden başka hiç kimsenin Kürtler adına konuşma hakkı yoktur. Osmanlı tarihi içinde Kürtler arasında hiçbir ayrım yapılmamıştır. Ve bütün savaşlarda Kürtlerle birlikte ön saflarda kanlarını akıtmışlardır. Acaba Rus orduları ülkemizden çekildikten sonra, Ermeniler tarafından katledilen Müslüman halkın yüzde 80’inin Kürt olduğunu bugün Bogos Nubar’la uzlaşan Şerif Paşa bilmiyor mu? (…) İmparatorluk topraklarından bir kısmını ayırıp Kürtlere vermek, gelecekte Ermenilere yeni bir ülke hazırlamak demektir. Barış Konferansının dikkatine sunuyoruz ki, bizi Osmanlı İmparatorluğundan ayırmak için varlığımızdan hiçbir şey bırakmaksızın yok etmeleri gerektiğini kendilerine bildiririz.”

Okumaya devam edin
Yorumlar (0)